Makale
‘Bankaya cevşen, dini sohbete Tuğçe’ ve ‘sulh yolu’
AK Parti-Cemaat arasında, 7 Åžubat krizinden bu yana su yüzüne çıkan çatışma civarında gündeme gelen bir soru: Sulh imkanı var mı? Ali Bulaç ile Ahmet TaÅŸgetiren Beyler yazdılar.
Sulh ve çatışma çözümünde söz almak yürek istiyor. Hem hassas ve ağırbaÅŸlı bir dili icap ettiriyor bu iÅŸ... Hem de arenaya çevrilmiÅŸ zeminde, ateÅŸli taraftarların gladyatör beklentisini karşılamak kolay deÄŸil... Taraflardan birisinin devlet, diÄŸerininse devlete talip kadro oluÅŸu ise ayrıca bunun müthiÅŸ bir güç savaşımı olduÄŸunu gösteriyor...
Bunun sadece siyasi bir güç savaşımı olduÄŸunu da söyleyemeyiz. Evet ciddi bir alan ve paylaşım kavgası var; ama bu sözgelimi AK Parti/CHP veya MHP/HDP arasındaki klasik politik çatışkıya da benzemiyor tam olarak. BaÅŸka bir ÅŸeyle karşı karşıyayız.
***
Taraflardan özellikle cemaatin yaslandığı dini söylem ya da parti temsilcilerinin taşıyageldiÄŸi mütedeyyin portreleri, meseleyi ister istemez dini içerikten de nasiplendiriyor... Dini içerikli çatışmalar, siyasi içerikli çatışmalardan çok daha yorucu gelir bana, belki kiÅŸisel bir haldir...Refah Partisi ile Ä°skenderpaÅŸa Cemaati arasındaki ayrışmada veya Erbakan/ErdoÄŸan kopuÅŸunda da yorucu olan siyasi tartışmalar deÄŸildi sözgelimi, ruha ve kalbe en ağır darbeleri indiren durum, din üzerinden üretilen suçlayıcı iÅŸaretlemelerdi... O fırtınalı günler geride kaldı, ama geçmiÅŸin o küçük tecrübelerinden bazı dersler çıkarmamız icap ediyor.
Dinsel içerik, etkileÅŸimini hem dünya hem de ahiret üzerinden kurduÄŸu/kuracağı için, çatışma hasarı açısından, siyasi kavgalardan daha ağır müeyyideleri ihtiva eder. Bu yüzden siyasi veya hukuki mücadelelerimize dini giysiler giydirmekten çekinmemiz, en azından inandığımız din adına bundan imtina etmemiz gerekiyor. Yoksa absürd manzaralara vesile oluyoruz. Bir bankanın önünde CevÅŸen veya Kırkbir Yasin okuyan mütedeyyin hanımların görüntüsünde olduÄŸu gibi. Ben o hanımların hayatlarının her safhasında duaya sarılmış kiÅŸiler olduÄŸunu tahmin ediyorum, fakat onları para ve banka tartışması üzerinden belki de evlerinden ilk kez dışarı çıkarmış teklifin dinle imanla ne kadar ilgisi var? Hukuki mücadelenizi verirsiniz, itirazınızı yaparsınız tamam, ama banka ve para tartışmanızda; CevÅŸeni, Yasini, tesettürlü hanımları, yaÅŸlı teyzeleri niçin araçsallaÅŸtırırsınız... Geçenlerde mütedeyyin bir grup hanım, benden TuÄŸçe Kazaz’a ulaÅŸmak için yardım istedi, sohbete çağıracaklarmış, nasıl bir esperantoysa bu! “Bankaya Kırkbir Yasin, Dini Sohbete TuÄŸçe Kazaz’’ ÅŸeklinde postmodern bir ÅŸaÅŸkınlığın içinde yuvarlanıyoruz...
***
Yeni Anayasa öncesi iki büyük fay hattının üzerinde yaşıyoruz sosyal depremlerimizi... Birisi çözüm süreci baÄŸlamında Kürt Meselesi. DiÄŸeriyse henüz çözüm süreci hakkında çokça zihin yormadığımız Din/Devlet iliÅŸkisi. Ä°ki güncel çatışmayla karşı karşıyayız; birisi Devlet ve PKK arasında diÄŸeriyse Devlet ve Cemaat arasında. Bu iki çatışmayı da Yeni Anayasa baÄŸlamında deÄŸerli iki tecrübeye dönüÅŸtürebiliriz. Etnik kimlikler de Dini kimlikler de reddedilmesin... Lakin Etnik kimliklerle Dini kimlikler de; devleti/toplumu kendi ütopyalarına göre dizayn etmeye kalkmasın. Åžimdiye deÄŸin hem Kürt kimliÄŸi hem de Ä°slam kimliÄŸi red, inkar ve imha dönemlerinin sunturlu nice kavÅŸaklarından geçtiler... Ä°dam sehpalarından, faili meçhullere kadar, yasaklar, iptaller, dışlamalar, sürgünler ve ağır ithamlarla bugünlere kadar geldik. Son on yılda, deÄŸerli kazanımları yaÅŸadık haklar ve hürriyetler baÄŸlamında. Yeni Anayasamızda kazandığımız bu hakların tahkim edilmesini beklerken... Devletin hem etnik kimliklere, hem de inançlara, kutsallara eÅŸit mesafede olmasını bekliyoruz. Etnik veya cemaat kimliÄŸini önemseyenlerin de “devleti ele geçirmek” saplantısından çıkmaları gerekiyor. Åžimdiye kadar hep devletin nasıl olması gerektiÄŸini konuÅŸtuk. Bu iÅŸin bir de vatandaÅŸlık hukuku boyutu var. Devlet dayatınca evet çok kötü, peki biz siviller dayatınca çok mu kolay?
STAR GAZETE
Henüz yorum yapılmamış.